Abone Ol

Kokain bağımlılığının zararları

Yazıyı Paylaş

Amerika’da kullanım yaşı 12’lere kadar düşen, ne yazık ki ülkemizde de yaygınlaşan kokain bağımlılığının beyne ve vücuda zararları, bırakma yolları, ayık olma halinin devamına ilişkin bilgileri ele alıyoruz.

Nedir? Kokain, Güney Amerika’ya özgü koka bitkisinin yapraklarından elde edilen, son derece bağımlılık yapıcı ve zararlı bir uyarıcı maddedir. (Kokain maddesini kullanmak yasal değildir ve sağlığa zararlıdır). Genellikle kısa süreli yoğun artan enerji ve konuşkanlık hissi uyandırır.

Amerika’da kullanım yaşı 12’ye kadar inmiş durumda!
Yüksek maliyetli, aynı zamanda saf bir ham madde olarak ağılandığı için “lüks” bir uyuşturucu olarak görülür. Ancak, genellikle karları artırmak için şeker, un, mısır nişastası, müshil, lokal anestezik ve amfetamin gibi çeşitli maddelerle karıştırılır. Şu anda, kokain, yüksek bağımlılık potansiyeline sahip olmasına rağmen, doktorların belirli tıbbi amaçlar için reçete yazabilecekleri bir Program II/Schedule II uyuşturucu olarak listelenmektedir. Örneğin, belirli cerrahi işlemler için lokal anestezi olarak kullanılabilir. Eskiden kokain, lokal anestezi için daha yaygın olarak kullanılıyordu, ancak günümüzde daha güvenli ve etkili alternatifler geliştirilmiştir. Bu nedenle, kokainin tıbbi amaçlarla reçete edilmesi nadir bir durumdur. *“Schedule II” terimi, ABD’deki Controlled Substances Act (Kontrollü Madde Yasası) tarafından belirlenen bir sınıflandırmadır. “Schedule II” uyuşturucular, yüksek potansiyel bağımlılık oluşturabilen maddelerdir, ancak aynı zamanda belirli tıbbi amaçlar için de yasal reçete edilebilirler. Kokain kullanımına ilişkin toplumsal damgalama, daha sert uyuşturucu maddeler olan eroin veya metamfetamin gibi madde kullanıcılarına oranla nispeten daha az sert, aşağılayıcı ifadeler içerir. Örneğin eroin kullanıcılarına atfedilen “Zombi” gibi küçümseyici terimler, kokain kullanıcılarına pek söylenmez. Bunun da en önemli nedeni, kokain kullanmanın ekonomik olarak üst seviyedeki toplumsal sınıfa ait görülmesidir. Halbuki her ne kadar kokain, zenginlikle ilişkilendirilse de bu bağımlılık da tıpkı diğerleri gibi, tüm yaşam kesimlerini son derece olumsuz olarak etkiler. Bazı kullanıcılar, daha ucuz bir alternatif olan crack kokaine yönelir. Crack, küçük beyaz “taş” olarak bulunan işlenmiş bir kokain formudur. Adı genelde crack yerine “taş” olarak kullanılır. *Uyuşturucu maddenin her türlüsü sağlığa zararlıdır. 2014 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde 12 yaş ve üzeri yaklaşık 1,5 milyon kişi aktif kokain kullanıcısıydı ve bunların yaklaşık 354 bini crack (taş) kullanıyordu. Aynı yıl, ABD’de 12 yaş ve üzeri yaklaşık 913 bin kişi kokain kullanım bozukluğuyla mücadele ediyordu, bu da tüm kokain kullanıcılarının neredeyse üçte ikisinin bu güçlü uyuşturucuya karşı bir bağımlılık geliştirdiğini göstermektedir.

1800’lerde Coca Cola’da bile yer alıyordu!
Kokain, insanı çok fazla etkileyen, yoğun öforik etkileriyle bilinen en eski, en güçlü ve en tehlikeli uyarıcılardan biri olarak kabul edilir. Tarih boyunca, Peru yerlileri koka yapraklarını birtakım dini törenler sırasında çiğnemiştir. Psikolojideki psikanaliz kavramının kurucusu olarak kabul edilen Sigmund Freud (1856-1939), bu zararlı maddeyi, depresyonu hafifletmek için “harika bir madde” olarak savunmuştur, öyle ki kendisi de bir kokain bağımlısı olmuştur. 1850’lerin sonlarında, kokain çeşitli iksirler, tonikler ve hatta o dönem yeni icat edilen gazlı içeceğe kadar birçok üründe yer almış ve birkaç yıl boyunca kullanılmıştır. 1970’lerden 1980’lere kadar kokain, “enerji” ve “sosyalleşme sağlayan” bir uyuşturucu olarak Hollywood’un parti kültüründe bir temel haline gelmiştir. Kokain ilk olarak 1859’da Alman kimyager Albert Niemann tarafından elde edilmiş, ancak 1880’lere kadar tıbbi alanda önemli bir ilgi görmemiştir. Ne yazık ki uyuşturucunun popülaritesi, John Pemberton’ın yeni gazlı içeceği “Coca-Cola”ya koka yapraklarını bir içerik olarak dahil ettiği 1886 yılında zirveye ulaştı. Coca-Cola evlerde bilinen bir marka haline geldikçe, kokain kullanımı arttı ve olumsuz etkileri daha belirgin hale geldi. Kamuoyunun tepkisi sonucundaysa şirket, 1903’te nihayet ilacı içeceğinden çıkardı. 1912’ye gelindiğinde ise sonunda kokainin zararlı etkisi inkar edilemez hale geldi, hastaneye yatışlarda artış ve Amerika Birleşik Devletleri’nde kokainle ilişkili 5 bin ölüm rapor edildi. Madde 1922’de resmi olarak yasaklandı ve 2008 itibarıyle dünyanın en çok kaçakçılığı yapılan ikinci yasa dışı uyuşturucusu haline geldi. (İlk sıradaysa diğer bir yasaklı madde olan eroin yer alır.)

Kokain bağımlılığının tehlikeleri: Kısa süreli bir yükseklik ve kötü sonuçları
Kokain bağımlılığının ayırt edici özelliği, ürettiği yüksekliğin olağanüstü kısa süreli oluşunda yatar. Bu zararlı ve yasa dışı maddenin burundan çekilmesiyle gelen “keyif hali” sadece 15-30 dakika sürer. Bu “yüksek” olma hali, bu yöntemle kan dolaşımına girmesi daha uzun sürdüğü için hafiftir. Buna karşılık, kokainin sigara formunda içilmesi (*Sigara sağlığa zararlıdır), kan dolaşımına hızla emilmesinden dolayı daha güçlü bir yükseklikle sonuçlanır, ancak bu his sadece beş ila on dakika sürer. Başlangıçta yaşanan “keyifli” duygunun ardından, kullanıcılar, daha fazla ve daha büyük miktarlarda uyuşturucuya karşı yoğun bir arzuyla boğulmuş bir halde kalırlar. Kuşkusuz kokain, kullanıcıları için ciddi tehlikeler taşır. Uyuşturucunun kısa süreli etkisi göz önüne alındığında, bireylerin dört gün veya daha fazla süren uzun maratonlar halinde sürekli olarak artan dozlarda kokain tükettikleri bilinmektedir. Kullanım miktarı veya sıklığı arttıkça, şiddetli psikolojik sıkıntı yaşama olasılığı da artar, bu da panik atakları, paranoya ve halüsinasyonları içerir. Bağımlılığı yenmek büyük bir meydan okumadır, genellikle bir bireyin bırakmayı düşünmesi için birden fazla zararlı sonuç gereklidir. Bunlar bilinç kaybı, finansal kaynakların tükenmesi, yasal sorunlar ve hastaneye yatırılma gibi durumları içerebilir. Tüketim seviyesi veya sıklığı ne olursa olsun, kokain, kullanıcının kalp krizi, inme, nöbet veya solunum yetmezliği gibi durumlar yaşama riskini artırır, bunlardan herhangi biri ise ani ölüme yol açabilir.

Rekreasyonel kullanımdan bağımlılığa geçişte, kişi kendisini kötü bir döngü içinde bulabilir. Kokain bağımlısı bir kişi, sadece hafta sonunda tüm maaşını tüketecek kadar ileri gidebilir ve Pazartesi günü parasız kalabilir. Takip eden hafta, depresyon, anksiyete ve seçimlerinin sonuçlarıyla başa çıkmakla geçerken, dopamin seviyelerindeki düşüş depresif durumlarını daha da
kötüleştirir. Öte yandan kokain kullanmayacaklarına dair söz verseler de bir sonraki hafta sonu genellikle bu yıkıcı döngü yeniden başlar. Bu aşağı yönlü sarmalda sıkışıp kalmak, dip noktaya ulaşmadan önce durumu tersine çevirmekse son derece zordur.

“Kokain, insanı çok fazla etkileyen, yoğun öforik etkileriyle bilinen en eski, en güçlü ve en tehlikeli uyarıcılardan biri olarak kabul edilir.”

Beyin ve vücut üzerindeki etkisi
Hem crack (taş) hem de toz kokain beynin; dopamin, serotonin ve norepinefrin gibi nörotransmitterlerle dolup taşmasına neden olur. Normal koşullar altında, beyin bu kimyasalları doğal olarak üretir ve geri dönüştürür, ancak kokain bu süreci engeller. Bu nörotransmitter birikimi, kullanıcıları daha fazla uyuşturucu aramaya teşvik eden yoğun, geçici öfori patlamalarına yol açar. Kokaine karşı tolerans hızla geliştiği için, bağımlı kullanıcılar arzu edilen yüksekliği elde etmek için giderek daha büyük dozlara ihtiyaç duyar. Kullanım maratonunun sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan dopamin çöküşü özellikle çok tehlikelidir. Dopamin, zevkle ilişkilendirilir ve beyin, onun artışını bir ödül olarak yorumlar, bu da kullanıcıların diğer kaynaklardan zevk almayı giderek daha zor bulmasına neden olur. Uyuşturucu, dikkatlerini ele geçirir, yiyecek, uyku gibi temel ihtiyaçlar ve çevre ilişkileri (aile üyeleri, arkadaşlar veya romantik partnerler arasındaki ilişkiler) göz ardı edilir. Beyin normal dengesini yeniden kazanamazsa, uzun süreli kokain kötüye kullanımı sürekli depresyona yol açar ve sürekli psikolojik tedavi gerektirir. Kokain, beyne de kalıcı hasar verebilir. Damarların ve arterlerin iç zarlarına verilen zarar, beyne kan akışının bozulması nedeniyle kronik baş ağrılarına yol açabilir, bu da kan pıhtıları ve inmelere yol açabilir. Hem bir maraton sırasında hem de uzun süreli kötüye kullanımla nöbet riski vardır ve uzun süreli tedavi gerektirir. Kokain kullanıcılarının beynindeki çeşitli bölgelerde glukoz metabolizmasında azalmalar gözlemlenmiştir, bu da nöronların verimli şekilde çalışmasını engeller ve potansiyel hücre ölümüne yol açar. Ayrıca, kokain beyinde kortizol gibi stres hormonlarını yükseltir, kardiyovasküler sisteme de kalıcı hasar verebilir. Johns Hopkins Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma, kokainin beyin hücrelerinin kendilerini tüketmeye başlamasına neden olabileceğini öne sürmüştür. Araştırma, kokainin fare nöronlarında otofajiye neden olduğunu gözlemlemiştir, bu süreçte hücreler içlerinden dışarıya doğru kendilerini yemeye başlamıştır. Bu hücresel kendi kendini tüketme, hücreler metabolizma sırasında değerli kaynakları boşaltırken ortaya çıkan bir stres tepkisi olarak gerçekleşir. *Otofaji, hücrelerin kendilerini sindirmesini sağlayan doğal bir süreçtir. Bu süreç normalde hücrelerin yenilenmesi ve vücudun temizlenmesi için önemlidir. Ancak, bazı durumlarda, örneğin uyuşturucu kullanımı gibi, otofaji normalden fazla veya anormal şekilde aktive olabilir ve hücrelere zarar verebilir. Bu nedenle, bu bağlamda otofaji olumsuz bir etkiye sahip olabilir. Bu araştırmada dikkat çeken önemli bir detay da şu: Bebeklerin anneleri tarafından hamilelik sırasında kokain kullanmalarının sonucunda, bu bebeklerin hücresel kendi kendini tüketme (self-cannibalization) gibi bir fenomen gösterdiği ancak bebeklerin kendilerinin uyuşturucuya bağımlı olmadıkları saptanmıştır. Bu da bebeklerin uyuşturucu bağımlılığına sahip olmamasına rağmen, annelerinin kullanımının bazı biyolojik etkileri olduğunu göstermiştir.

Kokainin psikolojik etkisi
(Bu olumsuz etkiler, dozaja ve kullanıcının toleransına bağlıdır)
Artan uyanıklık ve dikkat
Yorgunluğun azalması
Enerji seviyelerinde artış
Düşünce süreçlerinin netleşmesi
Odaklanmanın artması
Ruh halinde iyileşme
Hafiften yoğun öfori hisleri
Artan sinirlilikle birlikte iyileşen atletik performans
*Tabii tüm bu etkilerin hepsi çok kısa sürelidir ve ardından derin bir çöküş meydana gelir.

Kokain psikozunu anlamak
Kokain psikozu (gerçeklikten kopuş), genellikle uzun süreli ve aşırı uyuşturucu tüketimiyle tetiklenen geçici bir zihinsel sağlık durumudur. Genellikle “zihnin aşırı dozu” olarak mecazi bir şekilde tanımlanır. Beyin, kokainin toksik seviyeleriyle başa çıkamadığında, gerçeklikle bağını kaybeder. Belirtiler, paranoyadan sanrılara ve tam teşekküllü halüsinasyonlara kadar değişebilir ve kontrol edilemez, düzensiz davranışlara yol açar. Kokain psikozu yaşayan bireyler, yoğun deliryum yaşayabilir ve bu da tuhaf veya şiddetli eylemlere yol açar. Hastaneler ve tedavi merkezleri, etkilenen bireye veya diğerlerine zarar verilmesini önlemek için geniş kapsamlı kısıtlama önlemleri almak zorunda kalabilir. Kokain psikozu sırasında, paranoya ve şüphe yaygındır ve araştırmalar, çok sayıda şiddet, kaza ve yaralanma vakasını aşırı kokain kullanımına bağlamıştır. Bu durum genellikle kafa karışıklığı, sinirlilik, korku, paranoya, halüsinasyonlar, antisosyal davranışlar ve saldırganlık ile kendini gösterir.

Fiziksel etkileri!
Kokain bağımlılığının erken belirtilerini tanımak, ölümcül sonuçları önlemek açısından çok büyük bir öneme sahiptir. İşte kokain kullanımıyla ilişkili bazı fiziksel etkiler:
Hızlı kalp atış hızı
Burun kanamaları
Yüksek kan basıncı
Artan vücut sıcaklığı
Aşırı terleme
Hızlanmış solunum
Genişlemiş göz bebekleri
Uyku yoksunluğu
İştah kaybı

Yaygın inanışın aksine, kokainde aşırı doz mümkündür! Uyuşturucu, vücudun nöbet eşiğini düşürebilir, bazı kişilerde nöbetlere veya inmelere yol açabilir ve potansiyel olarak kalp kası hasarı, aort yırtılması ve kalp krizleri gibi durumlarla sonuçlanabilir ve tüm bunların hepsi ölümcül olabilir!

Kalıcı hasarlar…
Kokain kötüye kullanımının en ciddi sonuçlarından biri, şiddetli kalp kası hasarıdır. Kokain kullanımı, kalp kası hücrelerinin ölümüne yol açan kardiyomiyopatiye neden olabilir. Damar içi kokain kullanımı ayrıca bir organın iç dokularının inflamasyonuna (iltihaplanmasına) neden olan endokardite de yol açabilir.
Uzun süreli kokain kullanımıyla ilişkili başka bir ciddi risk de böbrek hasarıdır. Kokainin, böbrek içindeki kritik mikro yapıları iltihaplandırdığı düşünülmektedir. Ayrıca, kokain kaynaklı kalp hasarı, beyne kan akışının bozulması nedeniyle inme veya beyin hasarı riskini artırabilir. Hatta rekreasyonel kullanım bile, davranışı kontrol etme ve düzenleme yeteneğini bozabilir, hareket kontrolünü, çevresel uyaranlara tepkiyi ve günlük aktivitelerin performansını olumsuz etkileyebilir.

Yoksunluk belirtileriyle başa çıkmak
Kokain yoksunluğu, sürecin şiddetine bağlı olarak zorlu bir süreçtir. En belirgin yoksunluk belirtisi, daha fazla kokaine duyulan yoğun bir istektir. Eroin veya alkol gibi fiziksel bağımlılık yaratan maddelerin yoksunluğuyla karşılaştırıldığında, kokain yoksunluğu genellikle bir çöküş* olarak tanımlanır. *Yani ani ve yoğun bir düşüş hissiyle karakterizedir. Bu süreç, genellikle  eroin ve alkol yoksunluğunun aksine- fiziksel belirtiler yerine zihinsel ve duygusal olarak zorlayıcıdır.

Yoksunluk sırasında, şu belirtiler yaşanabilir:
Anksiyete
Depresyon
Kafa karışıklığı
Paranoya
Halüsinasyonlar
Yorgunluk
Huzursuzluk
Sinirlilik
İştahta artış/azalma
Sanrılı düşünme

Bu belirtileri anlamak ve tanımak, kokain bağımlılığını yenmeye çalışanlar ve bu süreçte onlara destek olan sevdikleri için hayati öneme sahiptir.

Nasıl bırakılır?
Kokaini bırakmak, daha sağlıklı bir yaşama atılmış kritik bir adımdır ve profesyonel yardım aramak, bunu yapmanın en etkili ve en güvenli yoludur. Bağımlılık tedavi tesisleri, uzmanların dikkatli gözetimi altında hayati destek sağlar. Kokaine güçlü bir bağımlılığı olan, kokaini ağır bir şekilde kullanan kişiler, güçlü arzularla ve yoksunluk belirtileriyle başa çıkmakta zorlanır. Bu tür durumlarda, süreci bir detoksifikasyon programıyla başlatmak tavsiye edilir. Detoks sırasında, doktorlar ve hemşireler ruh halinizi ve hayati belirtilerinizi yakından izler ve yoksunluk belirtilerini hafifletmek için ilaçlar sunabilir. Şu anda, kokaini bırakmak veya kullanım isteğini azaltmak için özel olarak onaylanmış bir FDA onaylı bir ilaç bulunmamaktadır. *FDA, ABD Gıda ve İlaç İdaresi’nin (Food and Drug Administration) kısaltmasıdır. Kokainden detoksifikasyon süreci birkaç gün sürebilir ve genellikle yatarak yapılan bir rehabilitasyon dönemiyle takip edilir. Yatarak yapılan rehab, bir nüksetmeye yol açabilecek olası tetikleyicilerden veya cazibelerden uzak, güvenli ve yapılandırılmış bir ortam sağlar. Rehab sırasında, kullanma isteğiyle başa çıkma stratejileri ve kokainsiz bir yaşam sürme teknikleri öğrenilmiş olur. Terapi ise davranışlarınızı değiştirmenize ve dürtü kontrolünüzü iyileştirmenize yardımcı olmada kritik bir rol oynar.
Kokain bağımlılığı tedavisini başarıyla yönetmek, iyileşme yolunda ilerlemenize ve günlük yaşamınızda olumlu değişiklikler yapmanıza olanak tanır. Kendiliğinden kokaini bırakmaya kararlı olanlar için destekleyici ve olumlu bireylerle çevrili olmak hayati önem taşır. Destek grupları, psikoterapi ve güvendiğiniz arkadaşlar veya aile üyeleri aracılığıyla yardım arayın!

Tedavi sonrası hayat
Tedavi sonrası bakım, tedavi kadar önemlidir. Topluma yeniden entegre olduktan sonra, bağımlılıktan arınmış bir yaşamı öğrenirken gerçek dünya zorluklarıyla, tetikleyicilerle karşılaşırsınız. İyileşmede başarılı olan birçok birey, başarılarını 12 adımlı bir programa katılıma borçlu olduklarını belirtir. Adsız Narkotikler, destek sağlayan ve bireylere yeni, uyuşturucudan arınmış yaşamlarında istikrar bulmalarına yardımcı olan tanınmış bir 12 basamak grubudur. Bu grup, uzun süreli ayıklığı başarmış diğerleriyle bağlantı kurma şansı sunar ve destekleyici bir topluluk oluşturur. İyileşme toplantılarına veya benzer gruplara katılım, sosyal desteği sürdürmek için şiddetle tavsiye edilir.

Devam eden terapi veya kişisel danışmanlık, iyileşmeyi sürdürmek için çok önemlidir. Ayıklığı başarmak zorlu bir iş olsa da onu sürdürmek gerçek bir mücadeledir. İyileşme sürekli bir çaba gerektirir çünkü tek bir cayma, bağımlılık döngüsünü yeniden başlatabilir.

Kokaini kendiliğinden bırakmak mümkün mü?
Kokaini aniden ve desteksiz bırakma girişimleri tavsiye edilmez ve fiziksel ve zihinsel sağlığınız için zararlı olabilir. Kokain kullanımınız nadirse profesyonel yardım olmadan kullanmayı bırakabilirsiniz, ancak -kısa bir süre içinde- yoğun kullanma isteğinin ortaya çıkması muhtemeldir. Detoks veya rehab desteği olmadan kokaini bırakmak mümkün olsa da bu yaklaşım genellikle nükse yol açar. Fiziksel ve psikolojik sağlığınız için, kokaini bırakmayı denemeden önce bir doktor veya bağımlılık terapistine danışmanız hayati öneme sahiptir.

Yazıyı Paylaş

Okumaya devam et…

Bağımlılıkla ilgili doğru bilinen yanlışlar

İnsanların kafasında bağımlılıkla ilgili pek çok soru var. Ancak aynı zamanda benim gözlemlediğim bir durum söz konusu: Bir kişinin tedaviye başlamasını, iyileşmesini engelleyen ve onu çıkmaza sokan asıl şeyin, konuyla ilgili birçok doğru bilinen yanlışın olduğu. Bu yazıda, bu yanlışları ele alıyoruz.

Devamını oku »

Yasal Uyarı
Web sitemizdeki bilgiler ve beyanlar kişileri tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik işlemlerinizi doktorunuza danışınız. İçeriklerde EMC Medya Yayıncılık Ticaret Ltd. Şti.’nin, araştırmacılarının, danışmanlarının ve yazarların / bilim insanlarının hazırladığı bilimsel çalışmalar ve kamuya açık yayınlardan derlemelerle elde edilen veriler, yalnızca bilgilendirme amacıyla paylaşılmaktadır. Metinlerimizde tanı yahut tedaviye ilişkin sağlık beyanları yer almamaktadır.

Longevilab'e Abone Ol

Haber bültenimize abone olun ve güncel kalın.